Otobüse bindiğimde dikkat etmemiştim ona. O şaşkınlık verici insana. Yüzünü görmemiştim. Birazdan, yanında oturanzavallı sırdaşının kafasını siktiği yetmiyormuşçasına benim kafamla da halvet olacak olan o kızın, bu denli çenesine hakim olamayan biri olduğunu bilsem elbette önündeki koltuğa oturmaz otobüsteki diğer boş koltuklara seğirtirdim. Cırtlak sesi oturur oturmaz kulaklarımı parçalamaya başlamış, başka hiçbir şey düşünmeme imkan bırakmamıştı.Konuya ortadan dahil oldumsa da kızsal mevzulara merak duyan kişiliğim, bu cırtlak anlatıcıya rağmen konuya duyarsız kalamadı.
Kız henüz bir haftalık sevgilisi "Erdal"' ı anlatıyordu. " Öncekilerden çok farklı biri" dediğinde oldukça hareketli bir aşk yaşamı olduğunu anladım( oysa ne büyük bir saygısızlıktır eski sevgililerle kıyaslamak yeni sevgiliyi!). Daha sonra ikinci bomba geldi: " O kadar nazik bir çocuk ki susadım desem hemen gidip su getiriyor, daha sigarayı ağzıma koyar koymaz çakmağını çıkarıp sigaramı yakıyor falan yane öyle kibar yaa". İşte burada aklımda tilkiler dolanmaya başladı. Olay hakkında öğrendiklerimi yorumlamaya başlıyordum. Bir kere şurası muhakkak ki bu kız oldukça güzel bir kız. "Yüzünü, vücudunu görmeden nereden anladın ?"dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle bir akıl yürütme yöntemi var. Eğer son derece normal bir erkek olan "susayan sevgilisine su getiren, getiremese de bunun için çabalayan erkeği" " kibar erkek" olarak tanımlıyorsa bu kız kesin daha önceden magandalarla, barzolarla çıkmıştır. E herkesin malumudur ki magandalar ve barzolar, her zaman en güzel kızları kapar. Bu tarih boyunca böyle olmuştur. Erdal ise ne maganda ne barzo, senin benim gibi sıradan, efendi bir adam olarak defalarca barzo kollarında sürüklenmiş bu güzel( olduğu düşünülen) kızı bir mucize eseri elde etmiş görünüyordu.
Kız anlatmayı sürdürdü: " Bazen mesaj atmıyorum, arıyor cevap vermiyorum, bağırıyorum, kızıyorum ona ama hiçbir şey söylemiyor. Hep alttan alıyor. Erdal gerçekten diğerlerinden çok farklı biri". Bu duyduklarım bana şunları düşündürdü: " Çakal adamsın erdal. Bulmuşsun ilik gibi hatunu( sesi bir sike benzemese de cilveli, insanın içini kıpır kıpır eden oldukça kadınsı bir anlatımı olduğuu itiraf etmeliyim) sineye çekiyorsun sevabını günahını.
Bir durum değerlendirmesi yaptım: "Bu konularda bu kadar konuşan, geçmişinde sevgilileri olan, sesi cırtlak olsada cilvesi sesine yansıyan bir kız çirkin olamaz! Ulan Erdal piyango vurmuş sana!"
Kız devam etti: "Zaten çok uğraştı o benim için. İlk teklif ettiğinde afedersin(burada ses kısıldı ve net anlaşılamadı.) a........ s....tım. Yine de çaba sarfetti beni elde edebilmek için çok uğraştı. Onun için gelip geçici bir heves olmadığımı gösterdi bana. ( Erdal bu kızı kaçırma. Seni ilk teklifte reddetmesi her göz kırpana kalbini vermeye meraklı olmadığını, nazlı cilveli olduğunu gösteriyor. Tam da güzel kızlara özgü davranışlar, söylemler bunlar.)
"Erdal' ın ailesi çok zengin"
" Geçen gün partiye birlikte gittik. Orada da çok yakışıyorsunuz dediler"
Hayal dünyamda kızı ve Erdal' ı yan yana getirdim. Zengin, kibar, efendi, kadın ruhundan anlayan erkek Erdal;
ve tamamını buraya aktaramayacağım konuşmalarından anladığım kadarıyla ( itiraf etmeliyim üzerine biraz kendi hayal gücümü de katarak gözümde canlandırdığım) güzel kız.
Kızı hayal dünyamda tam olarak şöyle canlandırmıştım: sarışın, mavi gözlü, uzun bacaklı, bembeyaz dişli, günde 3 kez duş yapan, boş zamanlarında tenis oynayan, kırmızı/ bordo ojeli, kırmızı ,topuklu ayakkabı tercih eden, zayıf, zarif, spor salonu müdavimi, partilerin, alemlerin aranan siması, facebook profil resminde içkili resimleri olan, muhtemelen izmir' in bağrından kopup gelmiş,güzelliğiyle herkesi etkileyen bir kız.
Bunları aklımda canlandırırken otobüslerde ender rastlanır bir şey olan "hoş bir koku" burnuma geldi. Bunun kızın pahalı parfümü olduğundan en ufak bir şüphem yoktu.
Erdal' a imrenerek bir taraftan da takdir ederek süren otobüs yolculuğumun iki durak sonra sona ereceğini farkettim. Onların benden önce inmelerini istiyordum. Çünkü hayalimdeki bu zarif, narin kızcağızı gerçekten merak etmiştim. Ona tamamen erkeksi duyguların ötesinde bir "merak" duygusuyla bakacaktım ( evli barklı adamım ben karıyla kızla işim olmaz). Aklımda canlandırdığım bu hanımefendiye dönüp öküzce bakmak olanak dışıydı. Onlar inmedi. Ben inecektim. Ayağa kalktığımda koltuğumda bir şey var mı diye dönüp bakma numarasıyla kafamı çevirdim ve ONU gördüm.
Hayalimde İrina Shayk, İvana Sert kırması olarak canlandırdığım ceylan meğer şuna ( abartmıyorum) ikiz kardeşi kadar benziyormuş:
Yaşadığım dehşeti otobüsten iner inmez üzerimden atmam elbette mümkün olmadı. Uzunca bir süre sonra durumun komik yanlarını algılamaya başladım. Partiler, spor salonları, topuklu ayakkabılar, ojeler gözümün önünden yıldırım hızıyla geçti. Daha sonra ailesi zengin,kibar ( saçları sağa doğru özenle yatırılmış ve bastırılmış hayal ediyordum onu) erkek erdal ve yukarıdaki resimde gözler önüne serilen acı gerçek yan yana geldiler hayalimde...
Kız hakkında bir kızgınlığım yoktu. Erdal' a ise diyecek söz bulamıyordum. Türk erkeklerinin karşı cinsle ilişki kurarken fazla seçici davranmadıkları konusunda zaten kesin düşüncelerim vardı. Ancak bu kadarını kimse öngöremezdi
31 Mayıs 2012 Perşembe
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Efsaneler Ölmez-Cs Italy Haritasındaki Tavuk
Genç yaştan beri Counter Strike oynayanların totemi, uğuru, adetidir bu arkadaş. Her el başında Conter Terrorist ekibi tarafından bıçaklanması veya kurşuna dizilmesi gerekir yoksa o elde uğursuzluk baş gösterir. Yeri gelir bu tavuğu öldürme yarışına girilir. Hatta acemi kardeşlerimiz bu tavuk sayesinde idman yapar ve seviye atlardı. Kısacası her elde %99 ihtimalle ölür ve Jason Voorhees misali bir sonraki elde tekrar geri gelir kendisi. Bu tavuğun başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Yediği bıçak, mermi, bombanın haddi hesabı yok. O bir efsane, o bir sembol...
Bana gol at yiğidim
Futbolcuların çeşit çeşit gol sevinci var.
a) Topu alıp karnına sokarak hamile eşine selam çakanlar,
b) golü atanı "altta kalanın canı çıksın" mantığıyla cezalandıranlar ( Türkiye'de yoğundur)
c) ellerini bitiştirip kalp yaparak tribündeki sevgilisine/ karısına öpücük yollayanlar
d) deli sikmiş gibi oradan oraya koşanlar
e) gol sevincini paylaşmak isteyen arkadaşlarının temaslarından özenle kaçmaya ve "golü ben attım. bu bireysel bir şey. O zaman sevinç de bireysel olmalı. Siktir git amına kodumun zencisi senin terli bedenine ne sarılacağım?" düşüncesinde olanlar
f) tribünlere sus, nanik, nah işareti yapanlar, tribündeki meçhul bir şahsı parmakla göstermek biçiminde veyahut işte buna benzer türlü türlü el işareti yapanlar
e) golden sonra tribünlere, asker selamı, çetnik selamı, nazi selamı, izci selamı vb. her türlü bokun selamını verenler.
g) koşa koşa taç çizgisi yakınına gelip dizlerinin üzerinde ıslak zeminde kayanlar
e) sanki gol olmamışçasına soğukkanlı davrananlar( karizması yüksek topçulardır. Gol atmaya alışığım ne sevineceğim amele gibi. mesajı verirler)
ve daha niceleri. Ancak bir de şunlar var ki, gol sanki bir niyetin bahanesi yerine geçiyor:
a) Topu alıp karnına sokarak hamile eşine selam çakanlar,
b) golü atanı "altta kalanın canı çıksın" mantığıyla cezalandıranlar ( Türkiye'de yoğundur)
c) ellerini bitiştirip kalp yaparak tribündeki sevgilisine/ karısına öpücük yollayanlar
d) deli sikmiş gibi oradan oraya koşanlar
e) gol sevincini paylaşmak isteyen arkadaşlarının temaslarından özenle kaçmaya ve "golü ben attım. bu bireysel bir şey. O zaman sevinç de bireysel olmalı. Siktir git amına kodumun zencisi senin terli bedenine ne sarılacağım?" düşüncesinde olanlar
f) tribünlere sus, nanik, nah işareti yapanlar, tribündeki meçhul bir şahsı parmakla göstermek biçiminde veyahut işte buna benzer türlü türlü el işareti yapanlar
e) golden sonra tribünlere, asker selamı, çetnik selamı, nazi selamı, izci selamı vb. her türlü bokun selamını verenler.
g) koşa koşa taç çizgisi yakınına gelip dizlerinin üzerinde ıslak zeminde kayanlar
e) sanki gol olmamışçasına soğukkanlı davrananlar( karizması yüksek topçulardır. Gol atmaya alışığım ne sevineceğim amele gibi. mesajı verirler)
ve daha niceleri. Ancak bir de şunlar var ki, gol sanki bir niyetin bahanesi yerine geçiyor:
Finallerden Ötürü Başımı Kaşıyacak Vakit Bile Bulamıyorum
26 Mayıs 2012 Cumartesi
At Yalanı...
Öyle yalanlar vardır ki, aşk filmine koysan on numara senaryo olur. Bütün sulu nevaleleri hayranın yaparsın. Zamanında dudaktan öptürmeyen liseli sevgilime: "bunun bir önemi yok, senin varlığın bile bana sonsuz bir mutluluk veriyor" demiştim. Istırabını siktiğimin kızı. Ben de az hıyar değilmişim bu arada.
Paradontax Reklamındaki Tükürükçü Eleman
Rtük'e "midemizi bulandırıyor lan :(" adı altında şikayet edilmişliği olan ulu manitu.
Kendisinde günün yorucu temposunu birkaç dakika sonra hanımının üzerinde atacak olan anadolu yiğidi potansiyeli var.
İsminin Hakkını Veremeyenler-Armand Assante
Judge Dredd(bakmayın Imdb programına, hak etmiyor o puanı) filminin kötü adamı Rico. Bunun dışında da var tabi ele avuca gelen birkaç icraatı; 4 adet Altın Küre adaylığı ve 1 adet Emmy kazanmışlığı var. Yine de sokaktan 80 kişiyi çevirip sorsan en fazla 1 kişi bilir ki o da ben olurum muhtemelen. En son Shark Swarm adında, 18. sınıf bir filmde gördüm kendisini. 1949 doğumlu olmasının da etkisiyle bir hayli çökmüş ve kendisinden umudu kestik haliyle.
Ah Armand ah, senin bu isim ve karizmayla Sharon Stone ile Temel İçgüdü filminde sevişmen gerekirdi.
İsminin Hakkını Veremeyenler-Vinny Testaverde
Nfl'in 8 milyon dolarlık adamı.. 1987 yılının birinci tur birinci sıra seçimidir Testaverde. Adını duyunca kıvırcık uzun saçlı, karizmatik, kadınların sevgilisi bir adam beliriyor insanın aklında ama kendisi kaleyi tutmayan bir şut girişimi oldu bu konuda. 44 yaşına kadar oynaması, ara sıra iyi bir performans sergilese de genelde ortalama, kimi zaman vasat bir performans sergilemesi, son senelerinde şeker çocuk Chad Pennington'ın yedeği olması bu başlıktaki kategoriye girmesi için yeterli bir sebep. Biz seni Amerikan dizilerindeki mafya babası karakteri olarak görmeyi umardık Vinny.
19 Mayıs 2012 Cumartesi
Ne Tür Müzik Dinliyorsun Sorusuna Pagan Metal Cevabını Vermek
Yağlı uzun saçları olan, siyah giyen kürdan metalcinin sinemaya dair "yönetmenin bu filmi bende hayal kırıklığı yarattı. Kitabını okumuş biri olarak kitaptaki karakteri filme tam olarak yansıtamadığını düşünüyorum" demesi kadar ağır bir etki yaratır.
Malum, bu tür müzik türlerinde icra edilen şarkıların isimleri de pek bir cıks olmakta: Strange in Stereo, Let There Be More Light, Heart of the Ages, A Semblance of Normality, vb.
"Şu sıralar Heart of the Ages'in müptelası oldum" dediğinizi düşünsenize bi, ortalığın amına koyarsınız yeminle.
Hayal Kırıklığı
Oynadığın bir oyunda çıktıkça severek dinlediğin şarkının klibini izlediğinde bulur seni genelde.
Ulan Papa Roach grubu, hayallerimi yıktınız ibneler. Ben ki Murat Boz dinlediğimi fark ettiğimde psikolojik bunalıma giren bir insanım, bu tiple sizi dinlediğimi ele güne nasıl söylerim?
Ulan Papa Roach grubu, hayallerimi yıktınız ibneler. Ben ki Murat Boz dinlediğimi fark ettiğimde psikolojik bunalıma giren bir insanım, bu tiple sizi dinlediğimi ele güne nasıl söylerim?
17 Mayıs 2012 Perşembe
Şişko kıza itiraf mektubu
Seni tanıyorum şişko kız. Sen twitter, facebook alemlerinde hesabı olan şişko kızlardansın.
Profil fotoğrafı olarak sadece yüzünü gösteren resimleri tercih edersin.
Sen en sikimsonik sözleri kendi motton ilan edersin, hatta abartıp hayat felsefen(!) yaparsın:
" yönetmen benim istediğime yol veririm istediğime rol!!"
" ... ben keyfim ve kahyası"
bu sözleri ve bunlara benzer nice saçmalığı seninle tanıdım şişko kız.
Sen derinlikli sözler olduğuna inandığın( tanrım böyle bir şeye nasıl inanıyorsunuz?) ama aslında yüzeysel ve anlamdan yoksun, hatta afedersin bir sike benzemeyen bu sözleri gerçekten beğendin.
Senin varoş, kilolarca makyaj yapsan da kapatamayacağın kadar varoş, cahil, kültürsüz, arabesk, ezik yönüne hitap etti, hoşuna gitti bu sözler.
İtiraf et google' a en az 100 kez "en güzel msn sözleri" yazmadın mı?
Sen bize çok yalanlar söyledin şişko kız. Senin hiç sevgilin olmadı. Hayalinde yarattığın (sözde) askerdeki Ahmetleri,( yine sözde) başka şehirde üniversite okuyan Mehmetleri, fotoğrafı şu an yanında olmayan alileri bize sevgililerinlermiş gibi yutturmaya çalıştın. Biz sana hiç inanmadık şişko kız. Seni dinledik evet. Sonra sen gidince götümüzle güldük sana. Yalanlarını yüzüne vurmaya yaklaştığımızda " Arada mesafe olunca ilişki yürümüyor" diyerek ayrıldın o hayal sevgililerinden. Biz seni çok iyi tanıyoruz şişko kız.
Sen kendini çok değerli sanıyorsun şişko kız.
Seni kimse sevmiyor.
Senin sevgilin elbette yok. Bunu herkes biliyor.
Kimse adam yerine koymuyor seni.
Yüzüne gülen gülmeyen herkes seninle dalga geçiyor.
İnsanların gülmek istedikleri zaman tutundukları dalsın sen.
Sen bir araçsın şişko kız.
Kendini özel gösterme çabaların, bulunmaz hint kumaşı olduğunu sanman, "bakın ne kadar sosyal bir şişkoyum, kilolarımla barışığım" şeklinde bize ispatlamaya çalıştığın ama aslında kendini de inandıramadığın düşüncelerin, " ne zaman sinemaya/ yüzmeye/ balığa gidiyoruz canımss" deyişlerin ve buna benzer pek çok denemeyle beynimizde oluşturmak istediğin imajların, kazımak istediğin subliminal mesajların hiçbir işe yaramıyor. Hiçbirimiz seninle sinemaya gidecek hatta yolda yan yana yürüyecek kadar aptal değiliz. Hele ki seninle balık tutmak için aynı sandala binmek gibi bir tehlikeyi hiçbirimiz göze alamayız. ve seninle yüzmeye gitmek bir çeşit intihar girişimidir.
Seni her türlü çabana rağmen şişko olarak tanıyoruz biz.
- Tuğçe ne giymiş gördün mü?
- Hangi Tuğçe?
- Hangisi olacak ayı tuğçe.
Bak ayı diyoruz sana şişko kız. Kilolarıyla barışık tuğçe veyahut hafif kilolu demiyoruz. Balık etli tuğçe bile demiyoruz.
Suç sende şişko kız. Bize malzemeyi sen veriyorsun. Şişko olman başlı başına seninle dalga geçmemizi sağlamaz çünkü çağımızda herkes şişko. Bunun dalga geçilecek bir tarafı yok. Zaten bu çok basitçe olur. Ama senin bir şişko olmana rağmen girdiğin o tripler yok mu? Onlar seni yakıyor. SUÇ SENDE ŞİŞKO PATATES.
Sen böyle davrandığın sürece emin ol ki biz o sırada başka bir yerde sana götümüzle gülüyor olacağız. Sosyal şişko kız.
Profil fotoğrafı olarak sadece yüzünü gösteren resimleri tercih edersin.
Sen en sikimsonik sözleri kendi motton ilan edersin, hatta abartıp hayat felsefen(!) yaparsın:
" yönetmen benim istediğime yol veririm istediğime rol!!"
" ... ben keyfim ve kahyası"
bu sözleri ve bunlara benzer nice saçmalığı seninle tanıdım şişko kız.
Sen derinlikli sözler olduğuna inandığın( tanrım böyle bir şeye nasıl inanıyorsunuz?) ama aslında yüzeysel ve anlamdan yoksun, hatta afedersin bir sike benzemeyen bu sözleri gerçekten beğendin.
Senin varoş, kilolarca makyaj yapsan da kapatamayacağın kadar varoş, cahil, kültürsüz, arabesk, ezik yönüne hitap etti, hoşuna gitti bu sözler.
İtiraf et google' a en az 100 kez "en güzel msn sözleri" yazmadın mı?
Sen bize çok yalanlar söyledin şişko kız. Senin hiç sevgilin olmadı. Hayalinde yarattığın (sözde) askerdeki Ahmetleri,( yine sözde) başka şehirde üniversite okuyan Mehmetleri, fotoğrafı şu an yanında olmayan alileri bize sevgililerinlermiş gibi yutturmaya çalıştın. Biz sana hiç inanmadık şişko kız. Seni dinledik evet. Sonra sen gidince götümüzle güldük sana. Yalanlarını yüzüne vurmaya yaklaştığımızda " Arada mesafe olunca ilişki yürümüyor" diyerek ayrıldın o hayal sevgililerinden. Biz seni çok iyi tanıyoruz şişko kız.
Sen kendini çok değerli sanıyorsun şişko kız.
Seni kimse sevmiyor.
Senin sevgilin elbette yok. Bunu herkes biliyor.
Kimse adam yerine koymuyor seni.
Yüzüne gülen gülmeyen herkes seninle dalga geçiyor.
İnsanların gülmek istedikleri zaman tutundukları dalsın sen.
Sen bir araçsın şişko kız.
Kendini özel gösterme çabaların, bulunmaz hint kumaşı olduğunu sanman, "bakın ne kadar sosyal bir şişkoyum, kilolarımla barışığım" şeklinde bize ispatlamaya çalıştığın ama aslında kendini de inandıramadığın düşüncelerin, " ne zaman sinemaya/ yüzmeye/ balığa gidiyoruz canımss" deyişlerin ve buna benzer pek çok denemeyle beynimizde oluşturmak istediğin imajların, kazımak istediğin subliminal mesajların hiçbir işe yaramıyor. Hiçbirimiz seninle sinemaya gidecek hatta yolda yan yana yürüyecek kadar aptal değiliz. Hele ki seninle balık tutmak için aynı sandala binmek gibi bir tehlikeyi hiçbirimiz göze alamayız. ve seninle yüzmeye gitmek bir çeşit intihar girişimidir.
Seni her türlü çabana rağmen şişko olarak tanıyoruz biz.
- Tuğçe ne giymiş gördün mü?
- Hangi Tuğçe?
- Hangisi olacak ayı tuğçe.
Bak ayı diyoruz sana şişko kız. Kilolarıyla barışık tuğçe veyahut hafif kilolu demiyoruz. Balık etli tuğçe bile demiyoruz.
Suç sende şişko kız. Bize malzemeyi sen veriyorsun. Şişko olman başlı başına seninle dalga geçmemizi sağlamaz çünkü çağımızda herkes şişko. Bunun dalga geçilecek bir tarafı yok. Zaten bu çok basitçe olur. Ama senin bir şişko olmana rağmen girdiğin o tripler yok mu? Onlar seni yakıyor. SUÇ SENDE ŞİŞKO PATATES.
Sen böyle davrandığın sürece emin ol ki biz o sırada başka bir yerde sana götümüzle gülüyor olacağız. Sosyal şişko kız.
15 Mayıs 2012 Salı
Dede Korkut
Dede Korkut hikayelerinden öğrendiğimize göre eski çağlarda Türkler çocuklarına doğar doğmaz isim koymaz, bir hayvanla güreşmesini, onu öldürmesini, öldüremese de kanını dökmesini ya da herhangi bir başka vurmalı, kırmalı, kanlı kahramanlık gösterisinde bulunmasını beklerler imiş. Boğaç isminin de boğa ile güreşen ve onu haklayan anlamında Türkçe bir sözcük olması buna bir kanıt oluşturuyor. Ancak bizim konumuza gelirsek bana göre günümüzde bu örfün değiştiği çok çok iyi olmuş. Çünkü eğer değişmeseydi ya ezici çoğunluğumuz isimsiz kalacaktık. Ya da....
In the Electric Mist
Her şeyden önce şu klasik espriyi dile getireyim; bu kadro ile daha iyi bir film çekilebilirmiş :(
Ne cinayetlere değinildi film boyunca, ne de cani katil Murphy'ye. Olay da bir anda çözülüyor, pek bir şey anlamadım. Yine de evde, sinemada, Efe Tur'da sıkılmadan izlersiniz eğer bir Atilla Dorsay değilseniz.
Bunlar haricinde bir de şu var:
+ Sütünü iç ve yatağa gel, sevişmek istiyorum.
Arkadaşlar benim için bitmiştir bu filmin tartışması. Bu replik bir filmi başlı başına 10 numero yapar. Her eve lazım bir cümle hiç kuşku yok ki :(
12 Mayıs 2012 Cumartesi
Sinop İnceburun Prototipi Tadında Burnu Olan Kız
Kendini çirkinleştiren kıza oranla bu arkadaşa daha çok üzülmekteyim. Brian Griffin misali ele alırsak: "Meg, eğer tanrı olsaydı sen bu kadar çirkin, anan bu kadar taş olabilir miydi?"
Family Guy'a selam çakıp, ateizme(kendini evleneceğim kıza saklayan namazında niyazında bir adamımdır ben) göndermemizi yaptıktan konuya dönelim; ellerinde olan bir şey değil bu, ki %98'i ameliyat ile o burundan kurtulmayı ister mutlaka(%2'lik kısmı çözemedim henüz). Yani hemen hepsi durumun ne kadar vahim olduğunun farkında.
İlginçtir ki birçoğu bu durumdan nefret etmekle birlikte kendilerine tapmaktan da geri kalmazlar. Kameraya her daim kafayı sağa veya sola 45 derecelik açıyla çevirerek bakarlar.
Erkekler bu konuda daha şanslı zira kafan uzun olur, ne bilem burnunun büyük olduğu bellidir ama bu göz önünde burundurulan(ashuahds espri yaptım) bir durum olmaz çoğu zaman. Maalesef kızların böyle bir şansı yok, o burun küçük olmalı :/
Olmazsa, 21 yaşındayken bile eline bir tane erkek eli değmez. Bunun bir üst kademesi çirkin olmaktır; hem çirkin olup hem de koca burunlu olmak, en üst sınır ise bunların yanında tahta olmaktır. Bu arkadaşlar ailelerini doğrarsa onları anlayacak tek kişi ben olacağım :/
İddaa Bayisi İşleten Kirli Sakallı Adam
Hobileri kitap okumak, müzik dinlemek, spor yapmak ve 50 lira kazanmak için kupon yatıranlarla "ben 50 misliden aşağı basmıyorum, adam 50 lira kazanmak için oynuyor lan ahaha" şeklinde dalga geçmek olan zat.
-günün birinde buraya bir foto gelecek-
11 Mayıs 2012 Cuma
Bir isyan
Bugün yerde bir kağıt buldum. Birisi bir şeyler çiziktirmiş. Sonra da - kazara mı oldu yoksa bilerek mi yaptı bilmiyorum- yere düşürmüş. Sürekli yere bakarak yürümemin yıllar sonra aldığım bir ödülü olarak diyelim not benim elime geçti. İşte o notu paylaşıyorum.
"Ey ortak facebook hesabı açan sevgililer!
Ben sizin beyninizi sikeyim. Karaktersizler. Lan bir insan ancak bu kadar mal olur. Bok mu var "Şener Aksoy Gülçin Yılmaz" diye facebook hesabı açıyorsunuz? Bari sanal ortamda ayrı durun iki dakika. Ne boş beleş, ne itici, iğrenç insanlarsınız gelişmemiş kişiliğini siktiklerim. Facebook üzerinden Şener Aksoy' a bir şey yazmak istesen Gülçin Yılmaz denen orospu okuyacak yazdıklarını. Gülçin'e sulanmak istesen öbür yavşak görecek mesajlarını. Bu ne lan?
Be ağzına sıçtıklarım kaç yaşındasınız? Ortaokul çocuğu olsanız anlarım. Mal der geçerim. Siz mal bile değilsiniz lan. Yoksunuz. Tek başınıza hiçsiniz. Karakteriniz, kişiliğiniz yok mu oğlum sizin? Sikicem hayattan soğuttunuz amcıklar. Hele o kızlar yok mu? Bu şeyler hep onların aklına geliyordur. Ne yapsın zavallı Şener de kabul ediyordur mecburen. Sonuçta gülçin'den çıkarları var.
Yahu aslında dışardan bakılınca gülçin hakkaten güzel kız, bir içim su. Yemin ederim şişko kızlardaki akıl olsa gülçin' de şener' i öldürtür, cinayet işletir adama. Ama ortak facebook hesabı açan bir kız için minik bir karıncanın bile üstüne basmam.
Gülçin, yoksa bu şekilde bana mesaj mı veriyorsun? Benden hoşlanmaya, asılmaya kalkışmayın yoksa kaslı sevgilim şener ebenizi... ha.. öyle mi gülçin? Be amına kodumun karısı ben sana dünya güzeli olsan bakar mıyım la bu mallıkla?
Gülçin ve şener ha. Ben sizin birbirinizi sevdiğinize de inanmıyorum. Gülçin' i bu mallıkla ancak şener gibi bir başka mal çekerdi. Gülçin de baktı ki başka seçenek yok şener' i kendine uygun gördü.
Tez zamanda ölün hatta geberin, yavaş yavaş ve acı çekerek can verin gülçin ve şener kafası yaşayan sevgililer."
"Ey ortak facebook hesabı açan sevgililer!
Ben sizin beyninizi sikeyim. Karaktersizler. Lan bir insan ancak bu kadar mal olur. Bok mu var "Şener Aksoy Gülçin Yılmaz" diye facebook hesabı açıyorsunuz? Bari sanal ortamda ayrı durun iki dakika. Ne boş beleş, ne itici, iğrenç insanlarsınız gelişmemiş kişiliğini siktiklerim. Facebook üzerinden Şener Aksoy' a bir şey yazmak istesen Gülçin Yılmaz denen orospu okuyacak yazdıklarını. Gülçin'e sulanmak istesen öbür yavşak görecek mesajlarını. Bu ne lan?
Be ağzına sıçtıklarım kaç yaşındasınız? Ortaokul çocuğu olsanız anlarım. Mal der geçerim. Siz mal bile değilsiniz lan. Yoksunuz. Tek başınıza hiçsiniz. Karakteriniz, kişiliğiniz yok mu oğlum sizin? Sikicem hayattan soğuttunuz amcıklar. Hele o kızlar yok mu? Bu şeyler hep onların aklına geliyordur. Ne yapsın zavallı Şener de kabul ediyordur mecburen. Sonuçta gülçin'den çıkarları var.
Yahu aslında dışardan bakılınca gülçin hakkaten güzel kız, bir içim su. Yemin ederim şişko kızlardaki akıl olsa gülçin' de şener' i öldürtür, cinayet işletir adama. Ama ortak facebook hesabı açan bir kız için minik bir karıncanın bile üstüne basmam.
Gülçin, yoksa bu şekilde bana mesaj mı veriyorsun? Benden hoşlanmaya, asılmaya kalkışmayın yoksa kaslı sevgilim şener ebenizi... ha.. öyle mi gülçin? Be amına kodumun karısı ben sana dünya güzeli olsan bakar mıyım la bu mallıkla?
Gülçin ve şener ha. Ben sizin birbirinizi sevdiğinize de inanmıyorum. Gülçin' i bu mallıkla ancak şener gibi bir başka mal çekerdi. Gülçin de baktı ki başka seçenek yok şener' i kendine uygun gördü.
Tez zamanda ölün hatta geberin, yavaş yavaş ve acı çekerek can verin gülçin ve şener kafası yaşayan sevgililer."
9 Mayıs 2012 Çarşamba
ay çok tatlııııı
Her yerde kupa isterim diye esip gürledikten sonra demirören'e tff başkanığı için destek vermek hangi akla hizmettir? Eğer bir mücadele veriyorsanız bunun gerekleri vardır. Gerekler dediğimiz de kendi çıkarlarına uygun hareket etmektir. Ancak bazen siz ne yaparsanız yapın olayları kendi lehinize çeviremeyecek duruma gelirsiniz. Nitekim trabzonspor yıldırım demirören e destek vermeseydi de demirören başkan olacaktı ancak herkesin ağzına sakız olduğundan içi boşalan( milyonlarca örnek sayılabilir) bir kavram var: "duruş".. Aslında kaybetmek, çıkarlarına ters düşeceği alenen ortada olan bir durumu engelleyememek değildir. Kaybetmek, engel olamasan da verdiğin mücadelenin meşruiyetini tehlikeye sokacak, kendi kamuoyunu verdiğiniz mücadelenin samimiyetinden şüpheye düşürecek kararlar almaktır.
Peki nedir bu yaman çelişkiler düzeninde sadrişko' nun yaptığı? Kendine verilen rolü oynamak mı?
İyi bir şakirt olmak ders: 1
Aman allahım! O ne düzen, o ne intizam, o ne tertip mübarek. Yok yok kesin bir şakirt eli değmiş bu kıyafetlere. Hamdolsun düzenli insanlarız. Zaten bir şakirdin bünyesinde barındırması gereken en temel özellik düzendir. İtlik serserilik bizden uzak olsun. İyi bir şakirt giyinmeyi bildiği gibi elbiselerini de düzenli bir şekilde askıya asmayı, onları tozdan nemden rutubetten korumayı da bilmelidir. Çünkü bir şakirdin asla ikinci bir kıyafeti olamaz. Bu, genel kurulumuzca kararlaştırılmıştır. Elbiselerimiz üstümüzde paralanana kadar giyeceğiz. Leş gibi ter kokana kadar yıkamayacağız (evet şakirtler bu da çok önemlidir. Leş gibi, ölü gibi, ceset gibi kokmalıyız.) Yaz kış farketmez aynı gömleği, pantolonu, çorabı giyeceğiz. O gömlekle öyle bütünleşeceğiz ki anca ameliyatla alabilecekler üstümüzden onu...
The Sadri
Biz kendisini zamanında "sempatik başkan Sadri Şener" olarak tanıdıydık. Tabii o zamanlar Trabzon orta sıralarda takılıyordu, kimsenin onları taktığı yoktu. Sadri Şener komik demeçleriyle, sevecen tavırlarıyla "^.^" ifadesi yaratmıştı yüzlerde.
Ama sonra Trabzonlu olduğunu hatırladık tabii. jdsklfşls
Ama sonra Trabzonlu olduğunu hatırladık tabii. jdsklfşls
Borat
Bilen vardır aranızda elbet(burada Emre Kongar misali kimse bizi dinlemiyor efenim triplerine girmek istemiyorum); bundan 1.5 ay önce, Kuveyt'te düzenlenen atıcılık turnuvasında birinciliği Kazakistan adına yarışan bir sporcu kazandı. İşin ilginç tarafı sporcu kürsüye çıkınca başladı ve marş olarak Borat filmindeki sahte Kazakistan marşı(argo ve aşağılama içeren) çalındı. Şaka olsaydı adamlar çok kıyak insanlarmış kanka derdim ama bu bir Amerikan filmi olmadığı için biraz ayıp olmuş tabii(ben yine de çok güldüm).
Buradan çıkarılacak sonuçlar:
Atıcılık umursanmayan bir spor.
Atıcılık, turnuvayı düzenleyenlerin bile umursamadığı bir spor.
Kuveytliler Ares'ten marş indirmeyeydi iyiydi.
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Trafik Eğitimi
Hani çocukluğumuzdan beri gerek okulda gerek ailede öküze anlatılıyormuş gibi anlatılırdı ya bir yaya olarak trafikte güvende olmamızı sağlayacak şeyler, başımıza bir bela gelmesin diye alınabilecek önlemler..
" evet çocuklar ne yapıyormuşuz? gece sokakta yürürken açık renk elbiseler giyiyormuşuuuuz."
" bak yavrucuğum, karşıdan karşıya geçerken önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa bakıp öyle geçeceksin"
" aman oğlum çift şeritli yollarda üstgeçitten/altgeçitten geç sakın üşenip de bariyerlerden atlama. aman oğlum yapma"
Ama bazı öküzler anlamamış olacak ki hala üstgeçit yerine yolu ayırmaya yarıyan zamazingonun üzerinden karşıya geçmeye çalışıyor.
İşbu fotoğrafta da iyi bir trafik eğitimi almış, bu eğitimi özümsemiş, canı tatlı öküzlerin üstgeçidi kullandıklarını ancak gözü kara, aceleci, üşengeç ve eğitimsiz öküzlerin araba yolundan geçtiğini görmekteyiz.
Ayrıca bana göre bu fotoğrafta üstgeçidin ne olduğunu az çok tahmin edebilmesine karşın altgeçidi, üstgeçidin altındaki yol sanıp geçen öküzler de mevcuttur.
6 Mayıs 2012 Pazar
Muhteşem Süleyman
Gazetede gördüm bugün, La Liga' da bu sezon 50 (yazıyla elli) gol atmış Messi. "Kimi şeyler o kadar inanılmazdır ki insanı şaşırtmaz." Ben dünyanın en zorlu, en kaliteli liginde ufak tefek bir futbolcunun bir sezonda( henüz bitime 1 hafta daha var) 50 gol attığına inanamıyorum. Mantığım bunu kabul etmiyor... Bu yüzden şaşırmıyorum. İnkar ediyorum yani bir nevi. Ama bunu her yıl yapıyor bu adam..
Şöyle bir düşününce " hakkaten ulan! " dedim. "Bizim kuşağımızın en büyük şansı Messi' yi izleyebilmek galiba."
Kendisiyle aynı ligde oynayan ve bu sezon 45 gol atan Ronaldo' yu bile gölgede bıraktı bu adam.
45 GOL!!!
SÜPER ligimizde 15 golle kral olanları gördü bu gözler.
50 demiyorum bak 45. bir sezonda 45 gol atamayan takım var bizim ligimizde.
Tam olarak sayısını bilmediğim için sallamak istemiyorum ama Messi' nin bu sezon milli maçlar ve Şampiyonlar Ligi maçlarında attığı golleri, ligde attığı gollere eklersek 72 gol yapıyormuş sanırım.
Ne denebilir ki?
5 Mayıs 2012 Cumartesi
Eylemsizlik
Bazen yenilgiyi kabullenip bir köşeye sinmek ve orada bir bardak rakı eşliğinde buğulu gözlerle KAZANANLARI izlemek daha hayırlı sanki başkaldırmaktan.
Fotoğraftaki durum içindeki eğlence isteğini bastıramayan, eylemsizliği kendine yakıştıramayan bir mavi tişörtlü gencin kendini kaybetmiş bir halde çırpınışının ifadesidir.
İnsanlar kendi sorunlarına sadece kendileri çözüm üretebilirler. Başkaları bizim sorunlarımıza çözüm bulmak zorunda da değillerdir, meraklı da. Ancak sorunları çözmek için eylemsizliğin de bir yöntem olduğunu akıldan çıkarmak, bir anlık gaflettir bu, insanı ne hallere düşürebiliyor.
4 Mayıs 2012 Cuma
Saftirik Liseli Kız Tavlama Yöntemleri vol1
Abartılı sözlerle egosunu şişirin, onun kulu kölesi olduğunuzu belli edin. Size verme ihtimali %2 olur böylelikle.
Türk Kızı Ne İster
Kendisine ve çocuklarına karşı şefkatli, işinde gücünde başarılı, iyi maaşlı, tuttuğunu koparan, sıradan olmayan, romantik, sürpriz yapmayı seven bir koca ister.
Hepsinin diline pelesenk olmuş bu, bir türlü değişmiyor. Biri de çıkıp "yatakta iyi olsun" demiyor veya diyemiyor. Bunlarla evlenen adamlara acırım ben; kütük gibi uzanan, işini gör hadi diyen bir kadın, hatta daha kötüsü kadının sevişmek istemeyip ayda yılda bir kere çocuk amaçlı iş pişirmek.. :(
1 Mayıs 2012 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)