aga kusura bakma özel mesaj yazmayı bilmediğimden blog tarihindeki ilk skandala imza atıp sana ezik gibi buradan yazıyorum :) telefon numaramı sil o hat içindeki numaralarla beraber denize düştü aga yeni numaramı kaydet bir de bu mesajı görüp bana mesaj atınca şuna cevap ver: sende arda nın telefon numarası var mı?
yeni numaram: .(tatlı anının hatırına yazı yerine numarayı silmeyi yeğledim jdkfjlklfd)
19 Eylül 2012 Çarşamba
17 Eylül 2012 Pazartesi
16 Eylül 2012 Pazar
Yine günlerden bir gün götümüz kalkmış
Evet sevgili dostlar, ezikliği malum blogumuzun hayali okuyucuları, merhaba,
başlıkta söylediğim gibi, yine günlerden bir gün götümüz kalkmış, cebimizdeki son paramızla sevdiğimize çikolata almışız. O son parayla yapılamasa bile üzerine para koyarak, biriktirerek yapılması gereken pek çok ödeme olduğu gibi, muhtaç olunan pek çok tüketim ve ihtiyaç maddesi de( gıda, kıyafet vs.) son paramıza göz dikmiş durumda iken hem de.
Elbette bizim 5 kuruşa sahip olmamamız, alacaklıların genital bölgelerinde değil, elbette adamlar verdikleri borcu, uzun zamandır alamadıkları paracıklarını tahsil etmek istiyorlar. ve elbette altı delinmiş ayakkabı, ütüsüz gömlek, çük bölgesi yamalı pantolon üzerimizde isyan ediyor, daha fazla kullanılmak değil," tarihin çöp sepetine" atılmak istiyorlar artık. ama çikolata da mühim haa. cici sevgili rolüne bürünmek, sevimli şaklaban olmak için de değil. maksat sevdiceğin yüzü gülsün, hayali olduğu kadar halden anlamaz baylar.
Gurbet zordur bilirsiniz. evet ama o gurbet yüzünden değil işte tüm bunlar, o gurbet değil benim söz ettiğim; aslında gurbet iki nokta üstüste "parasız kalınan her yer"dir.
Bizde de var bokluk. zamanında insanlara borcu takmış ortalıktan tüymüşüz.(ayrıca ayakkabının altının delik olduğu görünmesin diye caddelerde sokaklarda moonwalk kasar olmuşuz, hatta bu alanda "Usta öğretici belgesi" kazanmışız hey gidi.)
E tabi alacaklılar da haklı olarak geri istiyorlar liracıklarını. ama kusura bakmayın, aşık bir adamın cebindeki son paranın "yeri var"dır ve o yer bellidir baylar: Çikolata reyonu.
32 bembeyaz diş görmemize imkan sağlamasa bile, sevgiliyi biraz olsun gülümsetebilecektir o son paramız.
Tatlı yiyip tatlı konuşan bir sevgilidir artık karşımızdaki. Yüzündeki mutluluk bir tesellidir. Ama asıl teselli, biz, kasım soğuğu ( hem de sisli) gecelerde parasızlık yüzünden kara kara düşünürken ne yapacağımızı , gelen " 1 yeni mesaj"dır: " Çikolata için teşekkürler :)"
( son olarak:
okusanıza la bu blogu mal mısınız? gül gibi blog işte.)
başlıkta söylediğim gibi, yine günlerden bir gün götümüz kalkmış, cebimizdeki son paramızla sevdiğimize çikolata almışız. O son parayla yapılamasa bile üzerine para koyarak, biriktirerek yapılması gereken pek çok ödeme olduğu gibi, muhtaç olunan pek çok tüketim ve ihtiyaç maddesi de( gıda, kıyafet vs.) son paramıza göz dikmiş durumda iken hem de.
Elbette bizim 5 kuruşa sahip olmamamız, alacaklıların genital bölgelerinde değil, elbette adamlar verdikleri borcu, uzun zamandır alamadıkları paracıklarını tahsil etmek istiyorlar. ve elbette altı delinmiş ayakkabı, ütüsüz gömlek, çük bölgesi yamalı pantolon üzerimizde isyan ediyor, daha fazla kullanılmak değil," tarihin çöp sepetine" atılmak istiyorlar artık. ama çikolata da mühim haa. cici sevgili rolüne bürünmek, sevimli şaklaban olmak için de değil. maksat sevdiceğin yüzü gülsün, hayali olduğu kadar halden anlamaz baylar.
Gurbet zordur bilirsiniz. evet ama o gurbet yüzünden değil işte tüm bunlar, o gurbet değil benim söz ettiğim; aslında gurbet iki nokta üstüste "parasız kalınan her yer"dir.
Bizde de var bokluk. zamanında insanlara borcu takmış ortalıktan tüymüşüz.(ayrıca ayakkabının altının delik olduğu görünmesin diye caddelerde sokaklarda moonwalk kasar olmuşuz, hatta bu alanda "Usta öğretici belgesi" kazanmışız hey gidi.)
E tabi alacaklılar da haklı olarak geri istiyorlar liracıklarını. ama kusura bakmayın, aşık bir adamın cebindeki son paranın "yeri var"dır ve o yer bellidir baylar: Çikolata reyonu.
32 bembeyaz diş görmemize imkan sağlamasa bile, sevgiliyi biraz olsun gülümsetebilecektir o son paramız.
Tatlı yiyip tatlı konuşan bir sevgilidir artık karşımızdaki. Yüzündeki mutluluk bir tesellidir. Ama asıl teselli, biz, kasım soğuğu ( hem de sisli) gecelerde parasızlık yüzünden kara kara düşünürken ne yapacağımızı , gelen " 1 yeni mesaj"dır: " Çikolata için teşekkürler :)"
( son olarak:
okusanıza la bu blogu mal mısınız? gül gibi blog işte.)
5 Eylül 2012 Çarşamba
Get the Gringo
Ahı gitmiş vahı kalmış, kafayı İsa ile bozmuş denen Mel Gibson abimizin pilinin diğer yaşıtlarına oranla daha uzun ömürlü olduğunu gösterdiği, her ne kadar bunu demek istemesem de oynamakla yetinmeyip filmin senaryosunu da yazıp Payback filmine göndermeler yaptığı film. Nedir onlar; dilencinin parasını alması, sigaran var mı-ateş ister misin muhabbeti, Payback'teki kadar üstünde durulmasa da eşi ve ortağı tarafından sırtından vurulması, vb. Bunlar her filmde olur demeyin, özenle seçilmiş ince göndermeler bunlar. Uzun saçlı, kürdan, siyah giyen bir rakçı gibi konuşmak istemezdim ama durum böyle.
1- Filmin başrolünde güzel kadın oyuncu yok. Benim gibi bir abazan için iç burkan bir olay.
2- Oyunculuklar fena değil. Beklentilerim yüksekti, hayal kırıklığına uğradım, Mel Gibson'dan daha iyi bir film beklerdim diyenin sevgilisini makas pozisyonunda ziksinler.
3- Bir deşarj filmi. Size bir şey vaat etmiyor. Dolambaçlı bir senaryosu yok. Soru işaretleri bırakan sahneler, sonunda aa bu böyle miymiş dedirten bir şey yok. Ferah film.
4- Filmi izlerken güzel olup olmamasındaki en önemli kriterim olan filmi durdurup başka şeylere bakma eyleminde bulunmadım hiç. Demek ki güzel film.
5- Üzülerek söylüyorum feys duvarına yazmayı gerektirecek türden ciks cümleler yok :/
6- Peter Stormare'ın parmak kesme/kestirme huyu tam gaz devam etmekte.
7- Stormare ve Dean Norris'in rolü fazla yok. Hatta Norris 1-2 dakika görünüyor. Burada Breaking Bad izliyormuş numarasına yatıp karı sikme şansımı zorlamak istedim.
8- Filmin sonlarına doğru hapishane müdürüyle yan yana olduğunu anladığı sahneye hastayım.
9- Stoch
10- Alex
1- Filmin başrolünde güzel kadın oyuncu yok. Benim gibi bir abazan için iç burkan bir olay.
2- Oyunculuklar fena değil. Beklentilerim yüksekti, hayal kırıklığına uğradım, Mel Gibson'dan daha iyi bir film beklerdim diyenin sevgilisini makas pozisyonunda ziksinler.
3- Bir deşarj filmi. Size bir şey vaat etmiyor. Dolambaçlı bir senaryosu yok. Soru işaretleri bırakan sahneler, sonunda aa bu böyle miymiş dedirten bir şey yok. Ferah film.
4- Filmi izlerken güzel olup olmamasındaki en önemli kriterim olan filmi durdurup başka şeylere bakma eyleminde bulunmadım hiç. Demek ki güzel film.
5- Üzülerek söylüyorum feys duvarına yazmayı gerektirecek türden ciks cümleler yok :/
6- Peter Stormare'ın parmak kesme/kestirme huyu tam gaz devam etmekte.
7- Stormare ve Dean Norris'in rolü fazla yok. Hatta Norris 1-2 dakika görünüyor. Burada Breaking Bad izliyormuş numarasına yatıp karı sikme şansımı zorlamak istedim.
8- Filmin sonlarına doğru hapishane müdürüyle yan yana olduğunu anladığı sahneye hastayım.
9- Stoch
10- Alex
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)