22 Temmuz 2012 Pazar


"birazdan okuyacağınız yazı yaklaşık 10 yıl önce sona eren bir dönemi anlatmaktadır. Bugünün çocukları, bu yazılanlara boş bakacaklar, anlamlandıramayacaklardır.. çünkü artık her çocuğun üstünde tuttuğu takımın renkleri bulunan bir futbol topu mevcuttur. sahaları belediyeler yapmıştır. 10 yıl önceki gibi upuzun ovalarda futbol oynanmamaktadır. upuzun ova yoktur zaten. Fabrikalar kurulmuştur. o bomboş düzlüğe çıktıktan sonra aşağı mahalleyle oynanacak maça saniyeler kala " işte ali sami yen de dev maç" diye çığırtkanlık yapan bir arkadaşa da sahip değillerdir bizim çocuklarımız.."

Bir mahallede çocuklar arası hiyerarşiyi belirleyen şey futbol topuna sahip olmak ya da olmamaktır. Bir metafor olarak futbol topu gücü simgeler. Top sahibi çocuk, mahallenin tüm sportif yaşantısına yön verir. Onun canı o gün dışarı çıkmak istemiyorsa- yahu dışarı çıkmıyorsan da topu ver biz oynayalım, akşam getiririz gibi zırvalara kulak asmayıp topunu da kimseyle paylaşmıyor ise- o gün mahallede sportif bir aktivite görülmez( topsuz yapılan sporlar mahalle aralarında pek yayılma imkanı bulamamışlardır). Aylık, japon kale, tek/ çift kale maç, aşağı/ yukarı mahalleyle maç gibi gavurları kıskandıracak çeşitliliğe ve zenginliğe sahip olan mahalli spor yaşantımız "topun sahibi çocuk" tarafından şirket prensiplerine bağlı kalınarak( yani vahşice) yönetilmektedir. Topun sahibi olan çocuk buyurgandır. Vicdansızdır. Topuna tepik atmasını istemediği adama çekinmeden söyler " sen oynamayacaksın". Mahrum edicidir, kanun koyucudur. teknik direktör, kulüp başkanı ya da şirket yöneticisi jargonuyla konuşur: " seninle çalışmak istemiyoruz". Yağcıları çoktur, ama gerçek dostu yoktur onun.

bu diktatoryal rejimi kimi zaman iktidar kavgaları tehdit edecektir.hazır olmak lazımdır. mahalleden bir başka "durumu iyi " çocuk top alır da tahta ortak çıkarsa hani filler çatışırken çimenlere yazık olur ya işte o durum vuku bulur. taht kavgaları şiddetlenince maç sırasında kale ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir yerde bulunan dikenli tellere temas edip patlar o toplardan biri. -kaza süsü verilerek tabii- bakın ne tesadüf ki taht kavgası yapan taraflardan biridir o topu oraya atan kazma!  velhasıl mahallede top sahibi çocuk sayısının artması her daim krizi beraberinde getirir. patlayan toplar ise futbolsuz bir çocukluktur bize, çimenlere..

taht kavgalarında galip çıkan taraf her zamankinden de çok despotlaşır.  ekonomik buhran içindeki mahalle çocuklarını boyunduruğuna alır. artık aşağı mahalle ile maçlar onun topu olmadan yapılamıyordur. çünkü aşağı mahalle de garibanlarla doludur. İşte böyle böyle emperyal bir güç olur " topun sahibi çocuk". mahalleler arası maç her daim onun keyfine göredir artık. saati, günü, ve en önemlisi skoru bile o belirler. o akşam yemeği için evden çağırıldığında maç biter. ve elbette "oyun dışı kalan çocuklar, kendileriyle çalışılmak istenilmeyenler." onlar kendi aralarında örgütlenip toplu oyun haklarının( gülmeyin efendiler! bir çocuk için ne demektir bu?) ellerinden alınışına başkaldırmazlar. örgütsüzlerdir çünkü. yaş 10 bilemedin 12 dir. Onlara da çok mantıklı gelmektedir " top benim değil mi kardeşim? oynatmıyorum işte" ideolojisi.

çocukluktur işte...

3 Temmuz 2012 Salı

Hızlandırılmış Paul Verhoeven Kursu

Bölüm 1: Hallow Man Ne Büyük Hayal Kırıklığıydı Öyle :(

Övmek için önce yermek gerek mantığından yola çıkılarak kurulan bir cümledir bu. Geniş kitlelere ulaşan bir film olmadığı için ortamlarda koz olarak kullanılacak pek bir yanı yok. Bir tek adamın çektiği filmlerden bahsedilirken değinilebilir bu mevzuya. Bilgi haznenizin geniş olduğunu, ahtapotların aslında 2 kolu ve 6 bacağı olduğunu bildiğinize dair bir işaret olabilir zira. Unutulmamalı ki her puan altın değerinde.

Bölüm 2: Verhoeven Yeni Bir Bilimkurgu Filmiyle Sahalara Geri Dönüş Yapsa Ya :)

RoboCop, Total Recall, Starship Troopers gibi bilimkurgu eserlerine imza atan Verhoeven abimizin karılı kızlı ortamlarda kulaklarının sık sık çınlatılmasının sebebidir bu temenni. Ulan amcık ağızlı, bu filmler, o dönemlerde kişilere farklı, uçuk ve yaratıcı geldiği için beğenilmişti ki 80'li, 90'lı yıllardan bahsediyoruz. Şu zaman diliminde böyle filmler çekse adamı bir sikmediğiniz kalır. O yıllardaki güzellik efektlerde ve ilginçliklerdeydi zira göze farklı geliyorlardı. Artık ahuaha dedirterek ekran başında garip bir şekilde kendini izlettirecek bir şey kalmadı zira her şeyi gördük geçirdik artıkın.

Bölüm 3: Üç Memeli Kadın Yoksa Yeni Total Recall'u İzlemem Hacı :)

Yukarıda yazdığım ilginçliğe örnektir bu ablamız ve yeniden çevrim filminin yaklaştığı şu günlerde bilhassa sözlük camiasının dilinden düşmeyen bir olay oldu bu. Twitter'da trend topic olmasını beklerdim ama o kadar abartılmadı. Filmi izleyen izlemeyen her godoş kardeşimizin belirtmeden geçmediği bir cümle olduğu için ablamız da ele ayağa düştü ne yazık ki. Zaten filmde Ironside bunu vurup öldürüyordu, nereye göreceksiniz amınıke.


Bölüm 3: Turks Fruit, Black Book, ve diğerlei

Verhoeven konusunda şampiyonluğu garantilemek için alınması gereken son ve en zorlu viraj. "Hollanda tarihinin en iyi filmi abi ya" etiketine sahip Turks Fruit ve Paul'ün ölmediğini gösteren Black Book, karşınızdaki hanım kızımızdan tam puan almak için pastanın çileği olacaktır kuşkusuz.

Ekstralar

Bölüm 4: RoboCop Filmindeki Orospu Gibi Sakız Çiğneyen Yavşak Karı


Zenci siki görme uğruna Alex Murphy abimizin doğranmasına, vücudunun parçalara ayrılmasına sebep olan linç edilesi zat. Bardağın dolu tarafından bakacak olursak, RoboCop'un yaratılmasında başrol kendisinin. Yine de ağzındaki sakızı ve her işi eline yüzüne bulaştırması, kafasını yangın tüpüyle ezmek için yeterli sebepler.


Bölüm 5: Safi Çene Olan Piç Zenciler


Bunların temel çalışma prensipleri sürekli konuşmak,  kafa atma isteği uyandıracak şekilde gülmek, sempatik görünümlü kafa ütüleyici olmak ve kötülerin tarafında olmak. Zaten bu filmlerdeki siyahi sayısı bir elin parmağını geçmez, olanlar ise babadan oğula nesil görüldüğü gibi.




Bölüm 6:

Ronny Cox


RoboCop ve Total Recall filmlerinde orospu çocuğu rollerini üstlenmiş olan abimiz. Robocop'ta yaptığı robot bozuk çıkar ve bir başka adamın bizim Robo'yu(çok içli dışlıyızdır) yaratmasıyla kudurur, adamı saçından başından tutar, domaltıp sikecekmiş havaları verir ve bahsi geçen kişiyi öldürtür, en sonunda kendisi binanın tepesinden yere çakılır.
Total Recall'da ise marsla ilgili hain planları vardır. Marsın tapusunu almak için mutantları şutlaması gerekmektedir. Arnold abimizi kafalar, tuzağa düşürür ama Arnold bu, pabuç bırakmaz kimseye. En sonunda gözleri yuvalarından çıkıp ölür bu filmde de(Spoiler mı, hahahaa).

Michael Ironside



Sam Fisher'a sesiyle hayat veren, birçok hatırı sayılır filmde oynamakla birlikte adını geniş kitlelere duyuramayan, bununla birlikte bok gibi filmlerde bir hayli oynamışlığı olan bir zat. Paul'e Starship Troopers ve Total Recall filmlerinde eşlik etmekle birlikte Scanners filminde de oynamışlığı var. Bilimkurgu koleksiyonu geniş denebilir.

Sharon Stone


Filme güzel hatun koyalım mantığının bir ürünü olup olmadığı bilinmese de sonuç olarak Sharon Stone, Total Recall ve Basic Instinct filmlerinde oynamış bir ablamız. Hatta bu sayede David Morrissey denen, seviştiği kadına odunumsu bir şekilde "turn around" diyen bir insan evladı kendisine çakma fırsatı buldu. Special thanks to Paul kuşkusuz.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Working Man vs Tamirci Çırağı

Biri genel anlamda işçi camiasına ithafen yazılmış gibi duran, diğeri "işçisin sen işçi kal" kısmıyla dillere pelesenk olmuş, bununla da kalmayıp yazları uzun saçlı gitarcı kardeşlerimizin çalmaktan bıkmadığı iki şarkı.

Working Man, 1 Mayıs'ta mutlaka çalınması gereken bir şarkıdır aslında. Hatta alarm müziği, işe başlangıç müziği olmalıdır, mesai bitiminde çalınması gereklidir.

Saat 7'de kalkar, 9'da işe giderim
Hayatımı yaşamak için vaktim yok, durmadan çalışıyorum

Hep şu ankinden daha iyi bir şekilde yaşayabilirim diye düşündüm
Sanırım bu yüzden bana işçi diyorlar

5'te eve giderim ve kendime güzel, soğuk bira alırım
Bana işçi diyorlar, sanırım gerçekten öyleyim

Yazarken göz yaşlarıma hakim olamadım, bu şarkı sembol olmayı sonuna kadar hak ediyor kanımca :'(

Ayrıca, Working Man'den bahsetmek için Tamirci Çırağı şarkısını kullanmamdan ötürü eli gitarlı Akdeniz Akşamları gençliği tarafından tacize uğramam umarım.